Roma egemenliğinin hakim olduğu dönem öncesi, maalesef Kommagene tarihi hakkında derin bilgiler içeren kaynaklar günümüze ulaşmamıştır. Her ne kadar geç dönemlere kadar bu güzel krallığın sınırlarını bilemesek de, genel olarak Fırat Nehri ve Toros Dağları arasında kalan bölge topraklarını içine alır.
Amasyalı Coğrafya yazarı Strabo, bu ülkenin ormanlarla çevrili, su kaynakları açısından zengin, verimli topraklara sahip olduğunu belirtir. Bunların yanısıra, boyama tekniğinde kullanılan mazı ağaçları ve demir açısından da zengin kaynaklara sahip olduğunu ekleyebiliriz.
Kommagene Krallığı’ nın ait olduğu ülkenin ismini, Asur Ticaret Kolonileri’ nin ticaret anlaşmaları için kendi dillerinde kullandıkları birkaç farklı tabletlerde de Kummuh olarak görebiliriz. Kummuh’ un bu ticari anlaşmalarda ya da ödedikleri vergilerde, daha ziyade sedir ağaçları, gümüş, altın, hayvan ve şarap gibi deyimlere rastlanabilir.
Kummuh, takribi 11. yüzyıl ila 10. yüzyıl aralarında kurulmuş, M.Ö 700 yıllarında Asurlular tarafından sona erdirilmiş ve ismi yüzlerce yıl sonra bir siyasi akım olarak Hellenistik Dönem’ de tekrar canlanana kadar anılmayacaktır. Geç Hitit Dönemi’ ne kadar bölgenin en önemli bir şehir olan Kummuh, soylu Kommagene kraliyet ailesi tarafından da saygınlık görmüş Ptolemaios’ un da yönettiği Kommagene Krallığı’ na bağlıydı. Samsat (Fırat Nehri) başkent olarak anıldığı dönemlerde, sınırları Suriye’ ye kadar ulaşan Kommagene Krallığı sınırları içerisinde yer alan Kummuh şehri, yine Samsat (Samosata) isminin bir diğer versiyonudur.